Bugün şuana kadar bahsettiğim tüm konulardan farklı birşeyden bahsedeceğim. Doğduğum, büyüdüğüm, aşık olduğum şehir... Arkadaşlarımla da bu konudan bahsederken İstanbul'u her zaman tek birşeye benzetmişimdir. Bir kadın... Dışarı yüzünde mutlu, sevecen, kıpır kıpır. Fakat onu deştikçe yani arka sokaklara gittikçe bu kadını bir hüzün kaplıyor... Benim İstanbul tarifim bu :) Değinmek istediğim bir diğer konu ise 'Modada İstanbul'. Açıkcası dışarıdan tasarımlara bakan bir kişi olarak tasarımları acaip batılı buluyorum. Kötü birşey mi ? Hayır. İyi birşey mi ? Yine hayır. Ben her zaman bir orta yolu bulmanın taraftarıyım. Modern bir kesim fakat bizden olan desenler gibi. Biraz gerçekten bunları görmek istiyorum. Ayrıca bir olaya da fena şekilde takmış bulunmaktayım. Bu kadar ilham verici bir şehirde cidden bu kadar küt tasarımlar yapmak nasıl mümkün ? Ben nacizane tasarımcılara sesleniyorum. Şehri bir gezin, tozunu yutun ve tekrar düşünün.. Gerçekten iyi gelecektir...
Today I'm gonna talk about something that I've never talked about. About the city that I was born, raised and in love with... When I talk about İstanbul with my friends. I consider İstanbul as only one thing. A woman... She is very outgoing, happy, hyperactive outside. But when you go deeper she is very sad like backstreets... That's my İstanbul definition :) The other thing that I wanna talk about is 'Fashion In Istanbul'. In the audience, I feel the designs are very western. Is it a bad thing ? No. Is it a good thing ? No again. I always support being in the middle. Like a modern cut but our fabrics and patterns. I really wanna see those. Also ı've been obsessed with a thought nowadays. How does it really possible to design very ordinary outfits in such an inspiring city İstanbul. I call to designers from here. Travel the city, breath the air and think again... It's gonna feel good...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder